Buz ve Ateş Diyarı İzlanda

2. Gün

2. Gün Rotası

Sabah muhteşem bir gün doğumu ve gökkuşağı ile güne başladık. Akşam karanlığında nereye olduğumuzu çok kavramayamamıştık, ama sabahki manzara oldukça etkileyiciydi.

Kahvaltıda haritayı önümüze serdik ve o günkü hedefimizi adanın en güneyindeki Vik kasabası olarak belirledik. Aslında bir önceki gün geldiğimiz taraftan, yani Golden Circle tarafından gitsek daha kolay ve hızlı olacaktı ancak dağları bayırları aşarak arazi yolundan ilerlemek istiyorduk. Dolayısıyla güneye devam etmeye karar verdik.

Yol üzerinde ufak tefek su birinkintileri olabileceğini tahmin ediyorduk ama ilk akarsu geçişine geldiğimizde duraksadık. Araç büyük olmasına tabanı diğer arazi araçlarında olduğu kadar yüksek değildi. Aracı kiralarken ofisteki görevli nehir geçişlerine karşı uyarmıştı bizi. Eğer suyun derinliği fazla ise zorlamayın demişti. Derinliği ölçecek alet edevatımız da yoktu. Aracı ben kullanıyordum, dolayısıyla Emre paçaları sıvadı ve bıraktı kendini buz gibi suya.

Soğuk su biraz canını yaksa da karşıya geçti. Ben de peşinden araçla devam ettim. Buna benzer akarsu geçişleri çok olmaz diye düşünüyorduk ama bu sadece başlangıçmış. Seyahatimizin sonuna kadar bir çok akarsu/nehir geçişi yaptık. Tırstığımız zamanlar oldu ama bir şekilde hallettik.

Oldukça bozuk zemin üzerinde ama muhteşem manzara eşliğinde ve bolca mola ile birlikte yaklaşık 4,5 saat sonra ana yola ulaştık.

Ana yola çıkınca haliyle hızlandık ve bu sırada ön çamurluktan ses geldiğini farkettik. Ön sol çamurluk kırılmışttı. Vik’te oto tamircisi bulduk ve hem çamurluğu hem de ısıtıcıyı tamir ettirdik. Dünya’nın neresine gidersen git tüm tamirhaneler ve tamirciler aynı. Yabancılık çekmedik, hatta kanımız kaynadı tamirciye. Masraflar konusunda ise tamirhaneden KuKu Camper’ı aradılar, kendi aralarında anlaştılar.

Vik

Vik ufak bir sahil kasabası. 300 nüfuslu. Ama güneyin en büyük yerleşim yeri. İçinde marketi bile var (vuuuuu!). Vik sahilleri kapkara ve oldukça popüler. Manzarası ise muhteşem. Biz de aracımızı sahile bakan bir yere çektik. Güneşin batmasına daha  bir kaç saat vardı. Etrafı biraz dolaşalım, sahile bakan yamaçları ve kayalıkları keşfetmeye çıkalım dedik. Aracımıza geri döndüğümüzde akşam olmak üzereydi artık. Masamızı kurduk, mezelerimizi hazırladık ve yanımızda getirdiğimiz rakıyı açacak iken yağmur başladı. İzlanda kara sahillerindeki rakı sevdamız başka bahara kaldı. Geceyi çok yoğun yağan yağmurun altında aracın içinde geçirdik. Aracın ısıtma sistemi artık doğru düzgün çalışmasına rağmen ben oldukça üşüdüm. Sabah uyandığımızda ise yağmur hala devam ediyordu.

İzlanda kara sahillerindeki rakı sevdamız başka bahara kaldı.

 

3. Gün

3. Gün Rotası

Aracın ısıtma sistemi artık doğru düzgün çalışmasına rağmen tüm gece oldukça çok üşüdüm. Sabah uyandığımızda ise yağmur hala devam ediyordu. Yatakları topladık, haritayı aldık ve günün rotasını belirledik.

Kahvaltımızı ise 33 km. batıda kalan Skógafoss isimli şelalede yapmaya karar verdik.

Kahvaltı @ Skogafoss – İzlanda

Skógafoss

Foss İzlanda dilinde şelale demek. Skógafoss ise 25 metre genişliğinde 60 metre yüksekliğindeki muhteşem bir şelale. Rivayete göre bu bölgenin ilk Viking yerlilerinden olan Þrasi Þórólfsson, şelalenin arkasındaki bir mağaraya hazine sandığı saklamış. Yıllar sonra başkaları bu hazine sandığını bulmuşlar ancak tam sandığa ulaşacaklarken sandık kaybolmuş. Sandıktan geriye tek bir yüzük kalmış. Bu yüzük bölgedeki bir kilisenin kapısında sergilenmekteymiş. Biz açıkçası gidip görmedik. Onun yerine manzaranın keyfini çıkarmaya ve yürüyüş yapmaya karar verdik.

Bir önceki ziyaretimde Çinliler ile birlikte şelalenin bulunduğu Skóga nehrini takip ederek 10km kadar yürümüştük. Emre ile olan ziyaretimde ise o kadar çok yağmur yağıyordu ki, bir kaç km ilerleyip geri dönmek zorunda kaldık. Eğer siz de nehri yukarıdan takip ederseniz tanık olacağınız manzaranın güzelliğine garanti verebilirim. Pişman olmazsınız.

Skógafoss 25 metre genişliğinde 60 metre yüksekliğinde muhteşem bir şelale.
Skógafoss – İzlanda
Eğer Skóga nehrini takip ederseniz tanık olacağınız manzaranın güzelliğine garanti verebilirim.

Dyrhólaey

Skogafoss’ta yağmuru ve şelale sularını içimize içimize yedikten sonra arabada kurulandık ve düştük yine yola. Bir sonraki durağımız Dyrhólaey oldu. Burası adanın güneyinde, Vik’e çok yakın olan bir burun. En meşhur noktası ise doğal devasa kaya kemer. Tüm güney denizin buradan seyredebilirsiniz. Eğer şansı iseniz yerel puffin kuşlarını buradaki kayalıklarda görebilirsiniz. Burası için adanın güneyine yapılan turlarda görülmesi gereken yerlerden birisi diyebilirim.

Dyrhólaey’den ayrıldıktan sonra Vatnajökull’a giderken.

Vatnajökull Ulusal Parkı

3. gündeki son durağımız ve geceyi geçireceğimiz yer İzlanda’nın 3 ulusal parkından birisi olan Vatnajökull Ulusal Parkı’nın sınırları içerisinde yer alan Skaftafell Parkı oldu. Jökull İzlanda dilinde buzul anlamına geliyor ve Vatnajökull U.Parkı, Vatna buzulunu içinde barındırıyor. Hani İzlanda haritasını açtığınızda güney doğuda kocaman bir beyazlık var ya, işte o Vatna buzulu ve ülkenin %8’inden fazlasını kaplamakta. Ortalama buz kalınlığı 400 m. ve İzlanda’nın en yüksek noktası (2109.6 m) yine bu park içerisinde yer almakta.

Skaftafell’in bilgilendirme merkezine vardığımızda güneşin batmasına bir saat kadar vardı. Merkezin otoparkında kalmaya gecelemeye karar verdik. Kamp yeri de var aslında ama sezonda olmadığımız için ortalıkta kimse yoktu. Otoparkın hemen yan tarafında çamaşırhane var. Onun yanında ise bilgilendirme panoları. Burada park ile ilgili bir çok bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Mesela yürüyüş parkurları var. Bir önceki sene Çinliler ile 5.5 km’lik Svartifoss – Sjonarsker – Sel parkurunu yürümüştük. Bu yürüyüş parkurları bölgenin meşhur şelalesi olan Svartlifoss’un yanından geçiyor. Svart İzlanda dilinde kara demek. Şelale de adını onu çevreleyen koyu renkli lav sarkıtlarından alıyor. Bu linkte yürüyüş parkurları dahil, park ile ilgili her konuda bilgi alabilirsiniz. Bu bölgede bunlar haricinde, buz üzerinde yürüyüş turu yapabilir ya da biraz güney doğudaki buzul mağarasını ziyaret edebilirsiniz.

Skaftafell Parkı’nın detaylı haritası. Yürüyüş parkurları M ve S harfleriyle gösterilmiştir.
Buzul Mağarası

Bu sefer, havanın kararmasına yakın vardığımız için bu yere etrafı dolaşmak için biraz daha vaktimiz vardı. Haritayı inceledik. Yürüyüş parkurlarını yürümek ya da diğer aktiviteleri yapmak yerine doğudaki bölgeye adını veren Skaftafell buzuluna doğru gitmeye karar verdik. Sanırım spordan yana pek değil de, daha çok keyif adamıyız biz. Aldık elimize iki bira, başladık yürümeye. Buzul o kadar devasa ki, yakın gibi görünüyor. Yürü yürü bitmedi yol. Yaklaşıyoruz gibi geliyor ama yaklaşamıyoruz. Buzula vardığımızda hava kararmıştı artık. Ben kendim için söylüyorum, biraz ürkmedim desem yalan olur. Etrafta hiç bir şey yok, karşında devasa buzulun puslu yansıması, hava alacakaranlık. Geri döndük ?

İzlanda’daki 3. gecemizde hava parçalı bulutluydu ama ilk kez yağmur yağmayacaktı. Aracımıza vardığımızda yine mangalı hazırladık, sonunda ilk rakı şişesini açtık. Masayı devasa buzula karşı kurduk, aracı arkamıza verdik. Otoparkta bizden başka bir araç daha vardı. Sahibi bir süre sonra yanımıza geldi, tanışma faslı vs. derken o karşımızda sırtını buzula çevirmiş şekilde büyükçe bir taşın üzerinde oturdu. İskoçya’dan tek başına gelmiş İzlanda’ya, plansız programsız geziyormuş. Adam tam bir şeyler anlatıyordu, o sırada birden sustu ve bizim aracın üzerinden gökyüzüne bakmaya başladı. Biz de istemsizce arkamızı döndük ne oluyor diye. Gökyüzünü gösterdi. İzlanda’ya geleli 1 hafta olmuş ama hiç aurora görmemiş. Bize sordu “Şu gökyüzündeki şey, bulut mu? Yoksa aurora mı?” Hava baya bulutluydu ama biz de tam anlamadık açıkçası, bir garipti. Fotoğraf makinelerini çıkardık, uygun ayarlamayı yaptık ve deklanşöre bastık. Çıplak gözle belli olmuyordu ve hava baya bulutluydu ama bulutların ardındaki hareketler yeşilimsiydi. Kuzey ışıkları ile ilk karşılaşmam biraz sönük olmuştu açıkçası. Döndüğümüzde çektiğim fotoğrafları da kontrol ettiğimde büyük hüsran yaşadım. Kamerayı dahi doğru düzgün ayarlayamamışım. O gece çektiğim tüm kareler çöp. Ama daha sonraki gecelerde yaşayacaklarımızı tahmin dahi edemiyorduk. Yine de burada Skaftafell Parkı’nda bir önceki sene Çinliler ile birlikteyken çektiğim fotolardan bir kaçını paylaşayım.

Peng, Ying, Xinhui, Bonur, Miao, Hui, Mingqi

Svartifoss Şelalesi

10 YORUMLAR

  1. Fotograf ve videolar için kullandığınız ekipmanlar nedir acaba? (Makine, tripod vs.) Kıyafet önerileriniz nedir. Eylül-ekim için. Hava soğuk ama çok mu soğuk 🙂

    • Fotoğraflar için iPhone 6, Nikon D5100, Nikon AF-S DX NIKKOR 12-24mm f/4G IF-ED Zoom Lens, şu an adını dahi hatırlamadığım en hafifinden bir tripod kullandım.
      Eylül Ekim için akşamları soğuk olabileceğini düşünerek rüzgar geçirmeyen thermo bir şeyler yanınızda olsa iyi olur. Eğer camper ya da karavan tarzı bir yerde kalacaksanız içlik de almanızı öneririm. Yağmur çok büyük ihtimalle olacağı için yağmurluk ve rüzgarlık da olmazsa olmazlardan. Ekim başlarında özellikle kırsal kesimlere kar yağmaya başlar. Yani kar eldiveni gerekli değil ama eldiven, bere vs yanınızda bulunsa iyi olur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz